15 Mart 2019 Cuma

Yeni Yüzümüz Akıncı-4



Yüzümüzün akı, Akıncı... Her fırsatta  yerli ve milli olmak istediğimizi vurguluyoruz. Bu alanda  potansiyelimizin çok çok altında olduğumuzu düşünüyorum. Neyse ki, kendi çabalarıyla hayallerinden ve çalışmaktan vazgeçmeyen birçok insan var. Dr. Özgür Akın'da bunlardan birisidir. Yaklaşık 2 yıl önce konferansına katılma fırsatım olmuştu. Çalışmalarında nereden, nereye geldiğini ve hedeflerini anlatmıştı... Hedefleri doğrultusunda emin bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum. İlerlemesine ilerler de, ilerlettirilir mi ? sorusu biraz tedirgin ediyor, yıllardır ülkemizde ki beyin göçü durumlarını vs. göz önüne alırsak...

AKINSOFT KURULUŞ

Özgür AKIN 12 Nisan 1995 tarihinde Akınsoft'u kurmuştur. Kendisi bu işe tek başına ve  kararlılıkla başladığını anlatmıştı. Küçük bir çalışma atölyesinden fabrikaya uzanan bir başarıdan bahsediyoruz... Başlarda program geliştirerek  (WOLVOX ERP E-Business tabanlı) bu işe başladı.
2009 yılında insansı robotlar üzerinde çalışmalara başladı.
2010 yılında Türkiye'nin ilk insansı robot prototipini geliştirdi. Türkiye' de robotik konusunda öncü olmuştur.
2015 yılında insansı robot garson ADA ile tanıştırdı bizleri... Cadde Meram Kafe & Robotik Uygulama Merkezini 'de kurarak Türkiye'nin ilk ve tek robotik uygulama kafesine sahip olduk.
2017 yılında ise Konya'da  Dünya'nın İlk İnsanı Robot Fabrikası olan AKINROBOTICS seri üretim faaliyetine açılmıştır.


KISA BİR SİTEM...

Peki biz yerli ve milli kavramlarını dilimizden düşürmemize karşın, kendisini 1995 yılından beri haberlerde, orada, burada, şurada duyduk veya desteklendiğini izledik mi ?
Bu konuda  kendisi de konferansında küçük bir sitemde bulunmuştu... Maddi desteği geçin manevi destek bile yeterince olmadığı konusunda mütevazı bir sitem... Türkiye olarak destek sağlayabildik mi ?  Sağlayabiliyor muyuz ? Yoksa belli bir başarıya gelince, her şeyi tek başına yapınca "Bizim teknolojimiz, bizim başarımız, bizim çalışmamız" mı ? oluyor...
Neyse, burada  eleştirimi bir kenara bırakarak yeni yüzümüzden bahsedelim :)

AKINROBOTICS ÇALIŞMALARI

Çalışmaları seri olarak :
PNCR Serisi , ARAT Serisi, ADA Serisi ve AKINCI Serisi oluşturmaktadır.
Akıncı serisinin sonuncusu ise Akıncı-4 olmuştur. Proje devam etmektedir.
Son olarak Akıncı-4'e yüz eklemesi yapılmıştır. Yukarıya resmini ekledim :)
Buyurun size yerli" Sofia " dişisini onlar, erkeğini de biz üretelim değil mi ?  Neyse, cinsiyet ayrımına karşıyız o da ayrı bir konu...

AKINCI-4 tatma hariç diğer duyuları kullanabiliyor. Denge sensörü ile engellerde, itmede vs. dengesini koruyor. Koku sensörü ile üzerinde tehlike barındıran kokuları algılayabiliyor. Yer yön belirlemesi yapabiliyor. Stereo Vision kamera sayesinde belirlediği hedefe ulaşabiliyor.

ASKERİ ROBOT ÜRETMEK MÜMKÜN...

Dr. Özgür Akın ileride istenirse askeri robotlar vb. üretebileceğini de söylemişti . Robot teknolojisiyle insansız savaş uçakları veya  savaş robotları üretmek, en önemli alanda yani savunma alanında vazgeçilmemesi gereken bir hedef olduğunu düşünüyorum.  Dr. AKIN  görev verildiği takdirde bu konuda çalışmalar yapacağını belirtiyor...

Böyle bir Dünya'da her şeyi ithal edersek, geleceğimizi ve varlığımızı başkalarının eline bırakırsak en zayıf noktamızda tuzla buz olacağımız aşikar. İnsanlık, ilerledikçe acımasız bir hale geliyor. Elimizde ülkemizi korumak için bir silah olmalı, bir kozumuz olmalı. Ben sana uçak vermiyorum ! Ben sana yiyecek vermiyorum ! dediklerinde, uçakla saldıran bir düşmana taş mı atacağız? Ya da yeterli tarım olmadığı için aç mı kalacağız ? İşte bu yüzden bizde yeterli potansiyel var, bir de silahımız ve kozumuz olmalı... Gelişmemizi engellemek isteyenler olabilir fakat cesaretli olmalıyız. Cahil cesareti değil, akıl ve bilim cesareti...
Ülkesini seven herkes işini en iyi yapandır. Hem devlet, hem de millet ürettikçe vardır. Umarım ülkemizde bilim ve teknoloji de daha güzel haberlere imza atılır :)

Hemen şuraya YouTube'dan bir video bırakalım ...


Resim Kaynak:
https://twitter.com/Akinrobotics/status/1049650991430295553/photo/1
https://www.youtube.com/watch?v=XcDcTuJ-nS0



3 Mart 2019 Pazar

Kadının Adı Var - Kitap Tanıtımı


Kadınlar medeni kanunla birlikte olması gereken insani haklara kavuşsalar bile taciz, tecavüz ve cinayetler devam etmekle kalmıyor, ilerliyor. Sorunun kaynağını subjektif bir bakış açısıyla yorumlayabiliriz. Ahlak, terbiye vs. ne söylemek isterseniz söyleyin !

Fakat gözlemlerime baktığımda, aileler çocuklarına yasaklar getirseler de kadınlara bakma, günah, ayıp vs. gibi nasihatlerde bulunsalar da ortaya çıkan tablo değişmiyor. Özellikle bu nasihatleri yaparken nasıl rol model olduğunuz önemli, bu konuda da rol modelin baba olduğu açık.
Siz yapma- ayıp deseniz bile, çocuğunuz bir kadına nasıl baktığınızı, nasıl konuştuğunuzu ve mesafenizi dikkate alacaktır.
İstediğiniz kadar  kısıtlamalar getirin, her açıdan iradesine sahip olmayı ve karakterli olmayı öğretemediğiniz (rol model olamadığınız ) takdirde hiçbir çaba sonuç vermiyor.

Kadın vücudunun bir uyarıcı değil, insana ait özellikler taşıdığını, kaşımız gözümüz gibi tüm organlarının insan doğası gereğince var olduğunu aşılamalıyız. Kadına sadece karşı cins olarak bakan bir zihniyet,  saldırganlık iç güdüsünü kontrol edemez. Cahilliğin bir kaynağı olduğunu düşünüyorum.  
Zihniyetinde barındırdıkları ilkellikle bir kadını değil, bir insanı Allah'ın eşit tuttuğu, koruduğu bir canlıyı tacizlerle ve saldırganlıkla hakkına girerek iğrenç davranışlara maruz bırakıyorlar.

Kadının varlığı, nasıl yemek yediği, nasıl giyindiği, nasıl yaşadığı kimsenin düşünmesi gereken konular değildir. Hatalarıyla, yanlışlarıyla, günahıyla, sevabıyla o bir insan ve bunun yargılaması başka bir insana düşemez.Toplumsal düzende uyulması gereken kurallara kadınıyla erkeğiyle uyarız, onun dışında kimse kimsenin özel alanına ve özgürlük alanına değil tecavüz etmek, düşüncesiyle bile yargılayamaz...

Başımdan geçen bir olay:

"Kadının adı var" kitabımın başında okumaya dalmışken aniden telefonun çalmasıyla irkildim. Tanımadığım bir numara... Tanımadığım numaraları açmaktan hoşlanmasam da, iş için veya akrabalarımdan birisi olabilirdi...

A: Efendim, buyurun?
B: Alo, iyi akşamlar.  (ergenlik yaşlarında bir erkek çocuğu sesi olduğu açık)
A: İyi akşamlar, siz kimsiniz çıkaramadım ?
B: Ben mi ? Ben Aşkınız...
A: Anlamadım, kimsiinn ? (Şaşkınlıkla ve kızgınlıkla sorarım)
B: Aşkınızımm.
A: Aptal mısın, söylediğinin farkında mısın? (Kendimi tutamam ve aptal olup olmadığını sorarım!)
B: Yooo...
(Telefonu suratına kapatırım ve sinirlerim tepemdedir.  Kadınlara yapılan bunca pisliğin içinde, taze bir çocuğun sapıklığa attığı ilk adımlarına şahit olmuşumdur. Whatsapp üzerinden numarayı kaydedip bakınca, yaşlı birinin kucağında bebeklerle resmi çıkmıştı. Muhtemelen torunu dedesinin telefonunu almış diye düşündüm.)

Bir erkek sadece bir erkeği mi dinler (çekinir, korkar)? sorusuna net bir yanıt almak için babama durumu anlatarak numarayı verip, çocuğun tepkisini görmek istediğimi söyledim. Aradık, açtı ve amcama vereyim görün  gibi bir şeyler söyledi. Başka birisi zannetmiş olacak ki, ahkam kesmeye kalktı. Kim bilir kimler tarafından yaptığı ahlaksızlık yüzünden tepkiler aldı...Ürkütmeden nerede yaşadığını vs. sorduk K... dedi, amcama vereyim ama namaz kılıyor vs. dedi. Sorunca ben aramadım kardeşlerim aramıştır, diyerek yalan söyledi. Uyarımızı yaptık ve bir daha kimseye karşı böyle bir girişimde bulunmaması gerektiğini söyleyerek kapattık. 
Peki o amcanın bunlardan haberi var mı ? 

Görüyoruz ki, bu tarz sorunları bile ilk çağlardan beri ahlak veya din kurallarıyla engellemekte güçlükler yaşıyoruz. Amcası duysa belki de kahrolur... Kadınların varlığını tanıtmayarak veya bütünüyle baskılayarak , kaba bir tabirle hiç kadın görmeden büyütmekte bu ilkel davranışlara çözüm olmuyor. Bu konu ahlakla birlikte zihniyet ve irade konusudur.  Bu nedenle kurallar bütündür ve her alanda karakterini ve iradesini koruyan, nerede nasıl davranacağını bilen eğitimli kişilikler yetişmeliyiz...

Gelelim Kitap Tavsiyemize : 

Önereceğim kitap tamamen objektif bir anlatımla yazılmış. İlk çağlardan günümüze kadının gelişimini anlatır. Yazarıyla kitap fuarında konuşma ve söyleşisine katılma fırsatım olmuştu...
En mutlu olduğum cümlesiyse, bu kitap öyle bir bakış açısıyla yazıldı ki, adı "KADININ ADI VAR" olmasına rağmen erkek okuyucularım çok daha fazla (Hani erkekler adını duyunca bile kaçar ya)... İçeriği sırf cinsiyet ayrımını konu alan bir kitap değil. Bu konu üzerine yaşanmış tüm olayları derlemiş ve kaynaklarıyla bizlere sunmuş yazar...
Erkeklerin çok okuması güzel, fakat önemli olan kadının kendi farkına varmasıdır, herkes okumalı...
Bu yüzden uzun uzun övgüler dağıtmak yerine direkt  konu içeriğini paylaşmak isterim :

  • Kadınlar tragedyası
  • İlk çağlarda kadın imgesi
  • Antik Yunan ve Roma Medeniyetleri döneminde kadın imgesi
  • Antik çağ ibrani toplumunda kadın imgesi
  • Hristiyanlık'ta kadın imgesi
  • İslam'da kadın imgesi
  • Cinsel bir obje olarak kadın imgesi
  • Romantik aşk kavramı içinde kadın imgesi
  • Virginia Woolf'un eserlerinde kadın imgeleri ve feminist izdüşümler
  • Türk toplumunda kadın imgesi
  • Eski çağlardan günümüze Türk toplumunda kadın imgesi
  • Türk edebiyatında kadın imgesi ve feminist yaklaşımlar
  • Kadın'ın hikayesine empatik bir yaklaşım
Kitap içeriğinden örnekler: